Love Scout - "Yol Her Şeyi Hatırlar"

2025'in ilk büyük hit dizisi Love Scout oldu. Güzel dizi, keyifli dizi, ama canavar gibi başlayıp ilk yarıdan sonra çıtayı yavaş yavaş düşürdü, ki bu da biraz alışılmadık bir durum. Dizilerin yüzeysel başlayıp hikâye açıldıkça derine inmesi, duygusal çatışmaların sonra sonra yoğunlaşması beklenendir. Ama Love Scout tam tersi ilk bölümden direkt derine dalıp sonradan yüzeyselleşti. Sanırım bunda da dizinin 12 bölüm olmasının payı var. Klâsik eserlerin sadeleştirilmiş versiyonlarını okumak gibi bir tat bıraktı o yüzden bende. Sonlara doğru hikayeyi toparlama paniği baş gösterdi ve çok hızlı hızlı geçiştirilerek üstünkörü çözüldü birçok düğüm, çoğu karakter de keyifli ve potansiyelliydi üstelik, ama onlar da bu "hadi hadi toparlıyoruz" telaşından dolayı çok sığ bırakıldı. Hakkı 16 bölüm olan bir işti bana kalırsa.


Yeterince bıdırdandım girizgah için, şimdi baştan alalım. Dizi bir headhunter hikâyesi temelde, bu da enteresan bir meslek tam bir Türkçe adı da yok bildiğim kadarıyla. Büyük firmalara yüksek ve kritik mevkilerde, çoğunlukla da yönetici pozisyonlarında istedikleri niteliklere sahip piyasadaki en ehil kişileri bulan ve o firmaya girmeye ikna eden, bundan da komisyon alan bir çeşit danışmanlık hizmeti. Dizinin ana kadın karakteri Kang Ji-Hyun bir headhunter. Orta yaşlarında, bekar, işkolik ve huysuz bir kadın olan Kang Ji-Hyun peşine düştüğü yeni hedefinde, insan hakları departmanında çalışan ve bekar bir baba olan Yu Eun-Ho ile karşı karşıya gelir. Eun-Ho'nun görevi de Kang Ji-Hyun'un almaya çalıştığı adamı mevcut şirketinde kalmaya ikna etmekdir. Kafa kafaya geldikleri ve Kang Ji-Hyun'un ağır bir hezimete uğradığı bu gergin tanışmada Kang Ji-Hyun Eun-Ho'dan hiç mi hiç haz etmez. Bir sonraki karşılaşmaları ise işten kovulan Eun-Ho'nun Kang Ji-Hyun'un danışmanlık şirketinde onun asistanı olarak göreve başlamasıyla cereyan eder ve böylece office romance türünde ferahfeza bir romantik komedi start verir. 


En sevdiğim romantik komedi filmlerinden biri olan The Propasal'dan buram buram esintilerle başlayıp beni direkt kafaladı dizi. Tıpkı The Proposal'daki gibi işkolik, huysuz, içine kapanık bir CEO olan kadın karakterle onun asistanlığını yapan ve tüm sinir bozucu huylarını, takıntılarını göğsünde yumuşatıp idare eden, yaşça biraz daha genç, becerikli erkek karakterin çizgidışı aşk hikâyesi. The Proposal ve Love Scout'un ortak ve çok hoşuma giden ana çatışı bu. Roller değişse böyle bir hikâyeyi bu kadar sevmem, ama bu paternde, doğru castla çok çeldirici bir romantik komedi elementi gizli, seviyorum bu cinsiyet rollerini tamamen çiğnemeden biraz kurcalayan oyunbazlığı. Cast kritik öneme sahip bu noktada, bilhassa beta erkek figürü olacak olan başrol erkeği oynayacak oyuncunun bu konumu yitirmeden ama içinde de kaybolmadan çok hassas bir ayar çekmesi gerekiyor karaktere. Ve The Proposal filminde Ryan Reynolds, Love Scout dizisinde de Lee Jun-Hyuk bu işin hakkını vermişler. O yüzden iki yapımda türünün handikaplarını yiyip yutan başarılı birer romantik komedi. 

Bu konuda öyle en azından. Love Scout'in çuvalladığı yerler başka. Kang Ji-Hyun ve Eun-Ho arasında çocukluklarına bağlanan travmatik bir kader motifi var. Dizinin en büyük hatası bu bana göre. Gerek yok çünkü böyle bir şeye. Bu zaten bir ofis draması, zaten bu insanlar aynı iş yerinde bir araya gelerek ortak bir paydada buluşmuşlar. Çocukluğa dayanan kadersel bağ olgusu özel hayatında ve tercihleri dışında yolları kesişen çiftlerin hikâyesine yedirilebilir bir durum. Ama burada buna gerek de yok, böyle bir şeyin hikâyeye, karakterlere bir katkısı da yok. Bu iki insan aynı iş ortamında her gün saatlerce birbirlerini görmek ve sürekli beraber hareket etmek zorunda oldukları bir durumun içinde buluşmuş zaten, onlar için kader ikisini aynı iş ortamında denk düşürerek işlemiş zaten. Ki bir de dizi 12 bölüm, kısa, böyle zorlama bir kadersel bağ ve bundan damıtılan dramaya gelene kadar Eun-Ho'nun eski eşi, çocuğunun annesinin gelmesini tercih ederdim örneğin, kadın bebeğini dahi terk etmiş, Eun-Ho için de kızı için de büyük bir travma, ama birkaç dakikalık minik bir flashback dışında hiç üstünde durulmadı bile. 


Burada da aklıma Kang Ji-Hyun karakterini oynayan Han Ji-Min'in eski bir dizisi olan One Spring Night geldi (blogda da var incelemesi, okumak isterseniz burada) O dizide de yine hiç evlenmemiş bir kadınla çocuklu bir adamın aşk hikâyesi vardı. Ki o yazıda da bahsettiğim, bu dizide de ufaktan değinildiği üzere bu Kore toplumunda büyük bir tabu. Bekar birinin boşanmış çocuklu biriyle olmasına hiç sıcak bakmayan bir toplumsal algı var. One Spring Night dizisi de bu tabuyla mücadele eden iki aşığı konu alıyordu ve orada aileler falan da işin içinde olduğu için daha ağdalı işlendi bu durumlar. Love Scout da Eun-Ho'nun çocuklu bir adam, Kang Ji-Hyun'un bekar bir kadın olması detayıyla ofis draması sınırlarından taşıp bu sulara da dalmış ve tıpkı oradaki gibi, hatta belki o dizideki anlatıma öykünerek, adamın çocuğunun annesi hiç gösterilmedi. İlla bir drama unsuru lazımdıysa diziye, buradan yürünmeliydi, zorlama bir çocukluk bağı kurmaktansa.

Böyle birkaç eleştirim var, ama bütüne baktığımda türünün hakkını ve vaadini veren keyifli bir işti. İlk 6-7 bölümü ikinci yarıya nispetle daha çok sevdiğim için sonradan biraz homurdandım sadece. Her şey bir yana tam bir tsundere olan Kang Ji-Hyun'un soğuk nevalelikten pofudukluğa akan dönüşümü ve dünyanın en güzel babası olan Eun-Ho'nun dokunduğu her şeyi güzelleştiren zarafeti için bile izlenmeye değer bir işti.


Diziden çok hoşuma giden bir alıntıyla bitiriyorum. "Yol her şeyi hatırlar. Hayattaki büyük ve küçük anları, düştüğün zamanları, ısrarla ayağa kalktığın zamanları, yolculuğuna nereden başladığını ve nereye gittiğini, ne hayaller kurduğunu, hatta planlamadığın şeyleri bile. Yol geri dönüyor. Görmek istediğin her şeyi gördüğünde yol seni istediğin yere götürecek."

Yol her şeyi hatırlar. Kimse değilse bile yürüdüğümüz yol şahidimizdir, bunu kavramak çok rahatlattı beni.

Yorum Gönder

0 Yorumlar