Hindistan sinemasında çok toz kaldırmış ve kült olmuş bir film Arjun Reddy. Hem de öyle böyle değil, koparttığı tantananın ardından, 2017 yapımı orijinal filmin 2019'da tam 2 tane remake’i çekildi peş peşe. Hâl böyle olunca ben de neciymiş bu Arjun Reddy dedim ve filmi izledim. Remake’lerinden de biraz bahsederek (zirâ çok su kaldırır bir mevzu) bir şeyler yazacağım.
Önce kısaca filmin ‘meselesi’nden bir bahsedeyim. Filmin adını aldığı Arjun Reddy tıp fakültesi öğrencisi bir çocuktur, aynı zamanda da okulun futbol takımında kalecidir. Derslerinde ve kalecilikte gösterdiği üstün başarı, öfke kontrolü konusundaki üstün başarısızlığı ile kafa kafaya yarışmaktadır. İşleri kendisi için zorlaştırmaktan haz alan bu arkadaşımız bir gün kaotik hayatına öldürüşü vuruşu yapan eylemi gerçekleştirir ve aşık olur.
Filmin en öz hali bu. Baskın ve asabi bir karaktere, her türlü saçmalığı yapabilecek potansiyele ve akla gelebilecek tüm zararlı alışkanlıklara karşı yatkınlığa sahip bir adam aşık olduğu kızı kaybederse ne hâle gelir, kafayı nasıl kırar, en fazla ne kadar ileri gider gibi gibi şeyler. Bizdeki en yakın örneği Behzat Ç. olan bir karakter bu Arjun denyosu. Behzat’ın 20’li yaşlardaki cerrah versiyonu diyebilirim, fikir edinmeniz adına.
Filmi izledikten sonra çıkardığı tantana gayet anlaşılır hâle geldi benim için. Ekranda çok sevilen bir karakter tipi zirâ; kendi mahvına karşı duyarsız, acı da çekse “cool” olmayı becerebilen, trajik ama karizmatik, hep ve daima havalı olan karakterlerin bir albenisi var inkar edilemez şekilde. Behzat Ç gibi, House gibi Arjun da karizmatik mahvolabilen bir karakter!!
Arjun zengin bir aileye, yakışıklı bir yüze ve okuduğu alan olan Tıpta üstün başarıya sahiptir. Aşık olduğu Preethi de düşman aileden, farklı dinden ya da yabancı bir ülkeden falan değildir, arada imkansızlıklar, uçurumlar, olmazlar falan yoktur yani, kendisi gibi Tıp fakültesinde okuyan bir aile dostlarının kızıdır. Peki tatlı bir romantik komedi için gereken her şeye sahipken nasıl olur da bu bir “self destruction” filmi haline gelir? Cevap filmin adında gizli. Arjun’un mutlu bir hayatla arasındaki tek engel yine kendisidir. Başta dediğim gibi hayatı olduğundan daha karmaşık hale getirmekten gizli bir zevk duymakta bu arkadaş, başkaca da bir sorun göremedim.
Her neyse..Burdan sonra Allah ne verdiyse, spoiler!
Baştan alalım.. Tıp fakültesi son sınıf öğrencisidir Arjun Reddy, bir gün birinci sınıfa başlayan Preethi’yi görür ve görür görmez aşık olur. Arjun üstün başarısı ve manyaklığı ile tüm okulda nâm saldığından ‘Arjun Reddy ‘nin hoşlandığı kız’ etiketiyle hem dikkat çeker, hem de dışlanır Preethi. Ama zaten hiçbirine ihtiyacı yoktur çünkü Arjun itinayla Preethi’nin okul hayatını ‘organize eder’ bir çırpıda, diğer sınıflardan ‘Arjun’un hoşlandığı kızı’ görmeye gelen kafilelerle renklenir Preethi’nin hayatı. Arkadaşlık edeceği kızı bile onun için seçip yanına oturtan Arjun’dan ikinci hamle olarak doğacak çocuklarına isim seçmesini beklerken beni şaşırtır ve Preethi’yle iletişim kurar sonunda. Anatomi çalıştırmak bahanesiyle romantik girişimlerine hız veren Arjun Preethi’den de karşılık bulunca ortam şenlenir. Tutkulu, duygusu yoğun bir ilişkileri olur Preethi ile, tutku öfkeyi söndürür ve Arjun bir şekilde durulur. Uzunca süre sorunsuz ilerler her şey.
Sonra Arjun mezun olur, ihtisas için başka bir şehre gider, uzak mesafe ilişkisine geçerler. Arjun beni şaşırtarak bunun da üstesinden gelmişken tam, okyanusu geçip derede boğulur. Yıllar geçmiş, Arjun cerrah, Preethi ise mezun olmuştur, ilişkileri resmiyet kazanacaktır artık. Derken Arjun ve Preethi öpüşürken Preethi’nin babasına yakalanırlar, kan beynine sıçrar adamın, biraz alttan alıp sabır göstererek aşabileceği bu krizi Arjun yine öfkesini kontrol edemeyerek içinden çıkılmaz bir hâle getirir. Bununla da yetinmeyip Preethi’ye “ya ailen ya ben, 6 saat içinde seçimini yap, ondan sonra beni ara” diyerek rest çeker, bununla da yetinmeyip lütfettiği 6 saat şöyle dursun birkaç saat geçmeden Preethi aramadığı için sarhoş olup kendine morfin enjekte ederek komaya girer. Uyandığında Preethi başka biriyle evlendirilmiştir.
Kendisinden beklediğim performansı sergileyip bu nikahı kabul etmediğini söyleyerek Preethi’yi götürmeye kalkışır, aldığı tek sonuç dayak yemek olunca ve bu birkaç kez tekrarlanınca çaresiz kalan Arjun depresyona tüpsüz dalış gerçekleştirir. Ailesiyle de ipleri koparır, bol bol içer, ağlar ve ameliyat yapar. Bu bölümde filmin ‘havalı acı çekmek’ kısmını oluşturup epey konuşulan birçok sahne izleriz, detaylandırmaya lüzum görmüyorum. Tam “bu kırık kafalıya nasıl ameliyat yaptırıyorlar iyi de” derken sonunda işinden ve en nihayetinde parasız kalıp evinden de olur ve ortada kalır. Arjun dibi görmüştür, yani artık ‘bir şey’ olmasının vaktidir, olur, anneannesi ölür. Bunu duyan Arjun aylar sonra evine döner, ağlar, utanır, bir çeşit aydınlanma falan yaşar ve babasıyla barışıp onun tarafından yurt dışına kafa dinleyip toparlanmaya gönderilir. Ve nihayetinde büyük bir adım atıp sakallarını keserek derbederlik dönemini kesinkes noktalar kahramanımız.
Döndükten sonra tesadüfen Preethi’yi görür, hamile ve yalnızdır. Artık ‘aydınlanmış’ olduğundan sakince yanına gidip özür diler. Hatasını telafi etmek istediğini söyler, doğacak çocuğuna baba olabileceğini de ekler. Preethi biraz tokatlayıp hıncını aldıktan sonra gerçekleri anlatmaya başlar hıçkırıklar içinde. Aslında Arjun’un komaya girdiği gün Preethi ona gelmiş ama ulaşamamıştır, evlendikten hemen sonra ailesini de kocasını da terk etmiştir, evliliği iptal olmuştur, film artistiyle magazinlere düştüğü için ( kafayı kırdığı dönemde bir ara ünlü bir aktristle de flört falan etmişti oraları es geçtim, “seni seviyorum” dediği için terk etmişti kızı ) aramamıştır onu bir daha, o günden beri yalnız yaşamaktadır ve karnındaki çocuk Arjun’la ikisinin bebeğidir. Mutlu son.
İyi yönetmen, iyi oyuncu, iyi müzik üçlüsüyle bu hikaye kült bir filme dönüştü nihayetinde. Benim Arjun’a dair sevebildiğim tek şey sakallı imajıydı, o kadar. Başka birinde korkunç duracak o uzun dağınık saç ve sakal, o pasaklı hâl ilginç bir şekilde oyuncuya gerçekten yakışmış ve hoş bir hava katmıştı. Ki sağlam da bir performans sergilemiş inkar edemem, ama sevmedim, sevemedim. Belki birkaç küçük değişiklikle daha kabul edilebilir hâle gelirdi Arjun Reddy karakteri, ama mevcut haliyle sevemedim. Niye sevildiğini çok iyi anladım ama. Behzat Ç. niye sevildiyse, House niye sevildiyse, Bihter Ziyagil niye sevildiyse Arjun da o yüzden sevilen bir karakter bana göre. Yaşadığı sıkıntılarla empati kuramayabilirsin, üzülemeyebilirsin, hatta inanmayabilirsin, ama havalı buluyorsun ve bu yetiyor!?
Benzer bir karakter tipi olduğunu düşündüğüm Amerikan örneği olan House ve Türk örneği olan Behzat’tan farkı final kısmında hissediyoruz. Aslında her şey öyle değil başka şekilde olmuştu, aslında Arjun kendine boşu boşuna eziyet etmişti, hayat onun için ikinci bir şansı elbette saklıyordu ve şimdi bu sayede içine düştüğü karanlığı arkasında bırakıp musmustlu olabilir şeklinde bağlanan finalle film boyunca hissedemediğimiz ‘Hint filmi’ dokunuşunu sonlara doğru fazlasıyla alıyoruz.
Kendine eziyet etme klişesini havalı bulacak yaşları çoktan geçtim, insanın kendine, onunla aynı havayı solumak zorunda kalan herkese ve ebeveyn olma düşüncesi varsa doğacak çocuğuna dahi zarar veren sigaraya da tamamen karşıyım. Ve Arjun filmde çoook fazla sigara içiyor. Arjun’un Preethi’ye olan duygularının son derece sağlıksız ve hükmedici oluşunu da saymıyorum, bu klişeleri romantik bulacak yaşı çoktan geçtiğimi de. Kısacası film bana hitap etmekten uzaktı, ama çıkardığı tantana gayet anlaşılırdı dediğim gibi, bana göz devirten tüm bu şeyleri etkileyici, cool, havalı bulan hatırı sayılır bir kitle var farkındayım. Film hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Gelelim remake’lerine…
Kabir Singh ve Adithya Varma
Orijinal bir Telugu filmi olan Arjun Reddy ’nin ilk çekilen remake’i bollywood filmi olan Kabir Singh, hâliyle orijinalinden daha geniş kitlelere ulaştı bu film. 2019’un en çok gişe yapan Hint filmlerinden de biri. Başrolünde Shahid Kapoor var, sevdiğim bir oyuncudur. Haider de muazzam performans sergilemişti, yani kafadan kırık bir karakterin hakkını fazla fazla verecek sağlam bir referansa sahiptir. Çok da beğenilmiş övülmüş zaten, ama ben pek beğenmedim.
0 Yorumlar