Queenmaker - Alea Iacta Est

Testestoron kokan siyaset arenasını stilettosuyla çatırdatan kadınların hikâyesi Queenmaker. 2023 yapımı bir Netflix içeriği olan dizi 11 bölüm. Ne kısa ne uzun, çok tadında, siyasi çekişmeleri konu alan bir iş olmasına rağmen de izlemesi rahat, temposu yüksek, keyifli bir iş.

Kdrama sektörünün çizgi dışı birkaç kadın oyuncusu var. Açılmış yoldan değil, kendi açtıkları yoldan giden, sinema sektöründen farklı olarak belli başlı bazı kalıpları olan dizi sektöründe iş yapmalarına rağmen bu kalıpları ve sınırları bazen genişleten, hatta bazen de yıkan, oyunculuğun sektöre nispeten biraz daha farklı bir noktasında duran, risk alan, herkesin oynayamayacağı rolleri oynayan ve bunu yaparken de ciddiyetsiz bir uca savrulmayan, saygınlıklarını kaybetmeyen, tam tersi prestijlerini hep daha da katlayan birkaç kalburüstü kadın oyuncusu var sektörün. Queenmaker'in başrol oyuncusu Kim Hee-Ae onlardan biri. 

Özellikle Secret Affair ve The World of the Married gibi oldukça sükseli yakın dönem işleri ile 50'li yaşlarına kariyerinde çıta atlatarak girmiş bir oyuncu. Burada da yine karizmatik bir kadın karakteri kendi doğasında var olan karizmasıyla besleyerek, ama önceki karakterlerine öykünüp tekrara düşmekten de kaçınarak çok şık oynamış. Hikâye bu karakterin karizması üzerine temellendiğinden ikna edici bir alfa kadın karakter tasviri sunulamaması diziyi bütün olarak da ciddiyetten uzaklaştırırdı, sanırım biraz da bu yüzden yapım işi riske atmamış ve böyle bir karakteri erbabına teslim etmiş.


Dizinin adını aldığı queenmaker/kingmaker terimi ile gireyim mevzuya. Politik nüfusunu ve kaynaklarını kullanarak istediğini iktidara getirebilen kişiler için kullanılan bir tabir bu. Kral/kraliçe olmaktan daha çetrefilli ve bence daha karizmatik bir pozisyon. Bloody Heart adlı tarihî Kore dizisinde bunun kingmaker versiyonu vardı örneğin, Jang-Hyuk aşağı yukarı Osmanlı'daki Sadrazam'a karşılık gelen Park Gye-Won karakterini oynuyordu. Sadrazam Park, kralın emri altında, ona ve otoritesine bağlı acizane bir devlet memuruydu "şekilde", ama perde arkasında aslında kralı tahta oturtan ve oturttuğu gibi indirmeye de gücü olan, bu yüzden de aslında kralı ve ülkeyi gerçekte yöneten adamdı. Queenmaker dizisi ise günümüz siyaset arenasında bu olayın nasıl çalıştığını kadınlar üzerinden anlatıyor.

Dizinin ana karakteri 'kurumsal strateji müdürü' Hwang Do-Hee emri altında çalıştığı ülkenin en büyük inşaat şirketinin kriz yönetiminden sorumlu ve bu işte oldukça mahir bir kadın. Zenginliğin ve bunun sonucu olarak da her şeyi deneyimleyip, hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmenin sancılarını farklı şekillerde ve en uçlarda yaşayan Eunsung grup aile şirketinin karanlık işlerini ve sorunlu aile fertlerinin çıkardığı birbirinden beter skandalları medyayı ve kamuoyunu manipüle ederek örtbas etmek Hwang Do-Hee'nin işi. Şirketin öfke kontrol problemi olan veliahtı, çalışanına sözlü ve fiziksel saldırıda bulunurken gizlice videoya alındığında ve bu görüntüler sosyal medyaya düşüp tüm ülkenin gündemine oturduğunda bir sosyopattan bir mağdur yaratmak ve kamuoyunun ona olan öfkesini acımaya dönüştürmek Hwang Do-Hee'nin işi. Odağı değiştirmek, dikkatleri başka tarafa çekmek, konuşulan konuyu konuşulmasını istediği konuya çevirmek, şirketin "temiz ve şeffaf" imajına halel getirebilecek her türlü pisliği sessizce ve iz bırakmadan temizlemek Hwang Do-Hee'nin işi. Patronunun teşbihiyle Hwang Do-Hee bir av köpeği. Sahibine çok sadık, avına karşı ise son derece acımasız bir köpek. Ta ki üstüne saldıkları yeni avı, yaralı bir kuzu çıkana kadar. 

Şirketin iç güveysi damadı Baek Jae-Min yurt dışı gezisi sırasında yanında olan asistanının aralarında hiçbir şey geçmediği halde ona iftira atıp şantaj yaptığını yazışmalarla Hwang Do-Hee'nin önüne koyar bir gün ve ondan en iyi bildiği işi yapıp sessizce ve iz bırakmadan bu durumu halletmesini ister. Hwang Do-Hee asistan Yi-Seul'u yanına çağırır, Kız şantaj yapmadığını, t*cavüze uğradığını söylediğinde ise elindeki yazışmaların gösterdiği manzaraya  inanmayı tercih eden Hwang Do-Hee, Yi-Seul'a çıkışını alıp sessizce şirketi terk etmediği takdirde olabilecekler konusunda oldukça ikna edici bir konuşma yapar ve kızı gönderir. O günün sonunda Yi-Seul intihar eder. 

En başta yapması gerekeni ölümü ardından yapıp olayı derinlemesine araştıran Hwang Do-Hee kızın doğru söylediğini, t*cavüze uğradığını, yazışmaların da sahte olduğunu anlar. Yıllardır neyin içinde debelendiğine ancak eline masum bir kızın kanı bulaştıktan sonra ayıkabilmiştir ve köpekliğini yaptığı patronu ile ilk defa karşı karşıya gelir. Patronu, Baek Jae-Min'in birkaç ay sonraki yerel seçimlerde belediye başkan aday olacağını, o yüzden bu meselenin kapanması gerektiğini söylediğinde ise Hwang Do-Hee gaddarlığın bu boyutunu hazmedemez ve tasmasını koparıp atar. İki kadın restleşir ve av köpeği bu kez sahibinin paçasına geçirir dişlerini, koparmadan da bırakmayacaktır. 

Hwang Do-Hee tüm gemileri limanıyla beraber yakar, Baek Jae-Min'in belediye başkanı olup daha da palazlanmasına, yaptığının da yanına kâr kalmasına izin vermeyecek, bunun tek yolu olarak da başkent Seol'un yeni belediye başkanını kendi elleriyle o koltuğa oturtup tüm hesaplarını bozacaktır. Adayı da hazırdır, hem de tam 80 gündür Eunsung grup'un yeni plazasının tepesinde kamp kurmuş onu beklemektedir. Şirketin sözleşmelerini fes edip işten çıkardığı kadın işçilerin geri alınması için 80 gündür yeni plazalarının terasında tek başına oturma eylemi yapan işçi hakları avukatı Oh Kyung-Suk. 

Hwang Do-Hee bir ara bu kadını aşağı inmeye ikna etmek için görüşmeye gitmiş, ama aldığı karşılık üstüne dökülen tuvalet suyu olmuştur. "Sıkı dostluklar gergin başlar" önermesine dayanan ilk tanışıklıkları Hwang Do-Hee'nin bu sosyalist işçi ve kadın hakları avukatını Seol'un yeni belediye başkanı yapmaya karar vermesiyle bambaşka bir zemine taşınır ve böylece bir Queenmaker hikâyesi başlar.

Queenmaker bir politik drama, ama aynı zamanda her şeyiyle tam bir kadın işi. Kadınları erkek egemen bir alan olan siyaset arenasında her cepheyi domine eden kritik figürler olarak sunan bir dizi. O yüzden muadilleri içinde özel bir yerde. Hikâyenin oyun kurucusu kadın, paslaştığı ortağı kadın, seçimdeki iki güçlü rakibinden biri kadın, dizinin en büyük antagonisti kadın, onun veliahtları kadın, greve giden işçiler kadın, seçim kampanyasında çalışan ekiplerin büyük kısmı kadın. Sadece iki önemli erkek karakter var ve ikisi de kadınların savaşında onlar için ya da onlara karşı savaşan askerler olarak konumlanıyor. Bu bir satranç ve bu oyunda taşları dizenler kadın.

Siyaset kirli bir oyun, gaddar ve ikiyüzlü bir oyun. Dizi bu konuda bir yumuşatmaya gitmeden, oyunun vahşiliğini ve yozluğunu en direkt şekilde veriyor, ama olması gerekene, ideal ve adaletli olana da selamını çakıyor. Kdramaların bu türden dizilerde gözettiği gerçek-ideal arasındaki dengeyi severim. Queenmaker da gözetmiş bu dengeyi. 

Hwang Do-Hee'nin etikliği tartışılır stratejik hamleleri, karşı atakları olmadan Oh Kyung-Suk'un seçimi kazanması imkansız. O yüzden başta ayak direse de bu gerçeğe yenilip kazanmak istiyorsa bu oyunu Hwang Do-Hee'nin kurallarına göre oynamak zorunda olduğunu kabul ediyor. Oh Kyung-Suk dürüst, namuslu ve halkçı bir kadın. Belediye başkanı olduğu takdirde tüm yetkisini ve kaynaklarını halk için kullanacak, halk için çalışacak bir kadın. Ama bunu yapabilmesi için önce o koltuğa oturması gerekiyor. Siyasetin kirli oyununda Oh Kyung-Suk'un bunu kendi yöntemleri ile başarabilmesi ise mümkün değil. Bu oyun onu, onun gibileri çiğ çiğ yer. O yüzden birinin onun yerine ellerini kirletmesi gerekiyor. Hwang Do-Hee ile ilişkilerinin oturduğu zemin tam burası, bıçağın keskin yüzü. 

Hwang Do-Hee bir noktadan sonra intikamını da arkaya atıp gerçekten o koltuğa Oh Kyung-Suk gibi sağlam karakterli, namuslu birinin oturmasını arzu ettiği için savaş vermeye başlıyor ve motivasyonu bu amaca evriliyor, Oh Kyung-Suk erdemli ve temiz kalmalı, ama o koltuğa oturabilmesi için de birisi onun yerine ellerini kirletmeli, bedelini de ödemeli. Hwang Do-Hee seve seve gönüllü oluyor bu bedele. 

Dizi bu anlamda biraz klişe bir düğümü çözüyor. Ne kadar aksilik terslik çıkarsa çıksın son bölümde seçimi Oh Kyun-Suk'un kazanacağını biliyor ve bundan neredeyse emin olarak izliyorsun, ama son düzlükte çok yakışıklı bir plot twisti ve ikinci sezona el sallayan bir finali var dizinin. Çekilirse şayet, ikinci sezonunda da Hwang Do-Hee'den bir kingmaker hikâyesi izleyeceğiz sanırım.

*Başlıktaki latince cümle "zarlar atıldı" anlamına gelir. Julius Caesar bu cümleyi askerlerle geçmenin yasak olduğu Rubicon nehrini ordusuyla beraber geçip Roma'ya girerken söylemişti. Gemileri yaktığını ve geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini ifade ediyordu.






Yorum Gönder

0 Yorumlar